4 Temmuz 2008 Cuma

Hinduizm'de Ağaç

En eski Hindu yazıları Veda ve Upanişadlara (M.Ö. 900-500 ) göre de, tanrılar ikamet etmek için belli yerleri seçerlerdi: Koruluklar(Hain sözcüğünü çalı olarak çevirmiştim ama sanırım koru daha uygun), su kaynakları ve dağlar. Yaratılış mitosunda Brahma, altından Lotus çiçekleri veren, ilksel suyun üzerinde yüzen OM’un ruhundan oluşmuş, bütün diğer tanrısal varlıkları dallarında taşıyan bir ağaçtır.


“Evren bir ağaçtır, ezeli olarak vardır, kökleri göğe uzanır, dalları ise aşağı sarkar. Bu ağacın saf kökleri Brahmandır, ölümsüz olandır, üç dünyanın içinde dinlendiği, erişilmez olandır, kendi olandır.”
Katha Upanischad, VI, 1

Ezeli ..vatha’nın(bizim tuba ağacının karşılığı) kökleri yukarda, dalları aşağıda olduğu ve yapraklarının Vedalardır (Hint ilahileri), bunları bilen kişi bilgeliği bilir.
Bhagavadgita XVI, I

..vatha ağacı “hayat ağacı”dır. Hayat advattha’dır, çünkü sürekli değişim gösterir. Ağacın kökleri daha zengindir, ruhun sınırsız gerçekliğindedir, dalları ise dünyaya doğru büyür. (Kraliyet soğağaçları da bu geleneğe göre yapılır ve aşağıya doğru dallanıp budaklanır,en eski atalar en üsttedir.) Dünyaağacının yaprakları veda’lardır, bilgeliktir, çünkü bilgelik ve anlayış ruhsal gelişimi olanaklı kılar.

Dünyanın bir illuzyon olduğu şeklindeki doğu algısı, Bhagavadgida’da gösterilir, Krishna dünya ağacını bir metafor olarak kullanır ve bu ağacı “itidal baltası” ile kesmesini öğütler. Swami Prabhupada şöyle yazar:

“Yaşadığımız dünyada dalları aşağıda, kökleri yukarıda olan herhangi bir ağaç yoktur, böyle birşey bilmiyoruz, ancak şöyle birşey var. Bir su kaynağına yaklaştığımız zaman böyle bir ağacı görebiliriz. Bir suyun kıyısında durduğumuzda, ağacın sudaki aksini (aynadaki görüntüsü gibi) ters olarak görürürüz, yaprakları aşağıda, kökleri üsttedir. Diğer bir deyişle yaşadığımız maddi dünyanın ağaçları gerçek ağaçların sadece bir yansımasıdır. Gerçek ağaç ruhsal dünyadır. Gerçek ağacın yansısı olan bu dünya hırs ve açgözlülükle temellenir, aynı sahildeki ağacın suda yansıması gibi. Eğer insan maddi varlığından uzaklaşmak isterse, bu ağacı sürekli ve sürekli tanımalı, onu inceleyip düşünmelidir. Ta ki onunla olan tüm bağlarını koparıp atana kadar.”


Ağacın feragat baltası ile kesilmesi, insanı kozmostan ayırmak, onu “duyu nesneleri”nden ve “eylemlerinin meyvelerinden” yalıtmak demektir. Kozmik yaşamdan kopuş, kendine geri dönüş ve kapanış teması, insanın kendini aşmasının ve kendinden kurtuluşunun tek olasılığı olarak görünür. Mahabbarata’da şuna rastlarız: “Tezahür etmemiş olandan kaynaklanan bu kaynaktan tek destek olarak doğar ve gövdesi bodhi’dir, iç tarafındaki boşluklar duyuların aktığı kanallardır, dalları yüce elementlerdir, yaprakları duyu nesneleridir, güzel çiçekleri, iyi ve kötü, acı ve zevk meyveleridir. Bu ezeli Brahma-ağacı tüm canlıların yaşam kaynağıdır... “Feragat baltasıyla” bu ağaç kesilirse ve böylece Ruh’tan zevk alınırsa artık geri dönülemez.

Hiç yorum yok: