4 Temmuz 2008 Cuma

Taoculuk

Taoculuk nedir?

İşte soruların en kolayı gibi görünse de, Taoculuk paradoksunun tipik bir örneği olarak, yanıtlanması hemen hemen imkansız olan bir soru. Bunun nedeni de yanıtların çok ve çeşitli olması. Öncelikle Taoculuğun ne olmadığından başlayalım:

- Yeni değildir. Taoculuk insanlığın bildiği en eski geleneklerden biridir. Taoculuğun özüne ilişkin, tarihi İ.Ö. 5000 yılına dayanan belgelere rastlanmıştır.[1]

- “Sabit” veya “katı” bir gelenek değildir. Taoculuğun çeşitli versiyonları mevcuttur; örneğin, günümüzde uygulandığı biçimiyle popüler Taoculuk, gelişmiş Şamanist bir din olmasına karşın, bir diğer büyük doğu geleneği olan Tantrik Budizm gibi, doğrudan Taoculuğun temel prensiplerinden kurumsallaşmıştır. Bir de büyük ölçüde Budizm’in Chian (Japonca’da, Zen) ekolüne dönüşmüş olan (Huston Smith’in isimlemesiyle) Ezoterik Taoculuk vardır. Ancak Ezoterik Taoculuk artık kaybolmuştur.[2] Geriye sadece ilkel Taoculuk’la eşanlamlı olan Felsefi Taoculuk kalıyor, ki orijinal Taoculuğa en yaklaşan gelenek budur. Çin toplumunu asırlar boyu yönlendiren bir ideal olan Felsefi Taoculuk, bu yazının da odağını oluşturacaktır.

- Ataerkil değildir. Çin toplumun ataerkil olmasına karşın, gariptir ki, ilkel Taoculuk’ta durum farklıdır. Birazdan göreceğimiz gibi Taoculuk oldukça dişil değerleri olan bir gelenektir.

- Metafizik değildir. Beden/ruh ikiliği Taoculuk’ta yer almaz. Taoculuk, fiziksel olarak gözlemlenemeyen hiçbir şey üzerinde yorumda bulunmaz. Beden/zihin/ruh üçlüsünü, hiçbir savunmaya veya açıklamaya gerek görmeden, ayrılamaz bir bütün olarak değerlendirir.

- Vahyedilmiş bir din değildir. Taoculuk acı verecek derecede aşikar olan gerçeğe uyanık olmaktır. Hiçbir şey gizli değildir --düşünceli, duyarlı bir kişinin kendi başına keşfedemeyeceği hiçbir şey yoktur.

Taoculuğun yeryüzü-kökenli bir din olma niteliğini test etmek için, Starhawk'ın “Yeryüzü-Kökenli Geleneklere dair Ortak Kavramlar” sıralamasına bir göz atalım:


- Dünyada, doğada ve yeryüzünde form bulan ruhun kutsallığı.

-“Herşey bağlantılıdır” anlayışı.

-Ölüm, doğum, gelişme ve yenilenme döngülerine saygı.

-Topluma, genel dengeye ve sağlığa önem verme.

-Ölümden sonraya uzanan toplum kavramı, atalara ve doğmamış nesillere saygı.

-Günah veya ceza nosyonu yerine, dürüstlük, kişisel ve toplumsal sorumluluk anlayışı.

- Ritüellere, seremoniye, vizyona ve (vahiy edilmiş metinler veya dogma yerine) doğrudan deneyime odaklanma.

-Kutsal çember, tıp çarkı ve dört kutsal yön.

-Kapsayıcıdır, zorlayıcı değil.

-Her gelenek engellemelerle karşılaşmış ve çeşitli baskılara direnmek zorunda kalmıştır.

Kolay takip edilebilir ve mantıklı bir düşünce akışı sunduğu için burada aynı sırayı takip edeceğiz.



Dünyada, doğada ve yeryüzünde form bulan ruhun kutsallığı

The Tao Te Ching şöyle der:




dünyayı geliştirmek mi istiyorsun?

mümkün değil, inanmıyorum.
dünya kutsaldır

daha iyi olamaz.

fazla kurcalarsan, zarar verirsin

ona bir nesne gibi davranırsan,

kaybedersin. [3]




Taocu üstat dünyayı müthiş gizemli, kutsallıkla dopdolu ve varolan herşeyin kutsal olduğu bir yer olarak görür.




Yüce Tao her yerde devinir.

herşey ondan doğar,

ama ondan varolmaz.

O sonsuz dünyaları besler,

ama onları sahiplenmez . [4]

Hiç yorum yok: